Teruarımızı dinleyerek, onun bize öğrettikleriyle, beyaz şaraplara özel bir çalışma yapmaya karar verdik: yoğun meyve aromaları barındıran, mineral özellikte, asit dengesi yerinde, canlı, özgün ve yıllanabilir beyazlar ürettik.
Cins özellikleri, bizim yapmak istediğimiz şaraba yatkınlıkları, toprağımıza ve bölgemize uyum gösterebilme özelliklerinden dolayı tanınan ve sevilen Sauvignon Blanc’ın yanı sıra Sauvignon Gris ve Pinot Gris üzümleriyle de çalışmayı tercih ettik. En eski üzüm cinslerinden olan ve çok değerli şarapların yapımında kullanılan Sauvignon Gris üzümünü, Türkiye’de ilk kez Arcadia Bağları’nda yetiştiriyoruz.
Tokat bölgesi üzümlerinden Narince de, kökeniyle benzer özellik gösteren teruarımıza hızla adapte oldu ve beyazlarımız arasına katıldı.
Kırmızılarda, Cabernet Franc’ın bölgedeki güçlü potansiyelini görünce 2011 rekoltesinde bu üzümden ilk monosepaj ürünümüzü çalıştık.
Dünya standartlarında yüksek kalitede şarap üretebilmenin gereği olan “yerinde üretim” tekniğini seçerek şaraphanemizi bağların tam ortasına kurduk.
Arcadia’da üzümler güneşin ilk ışıklarıyla toplanarak doğrudan bağların ortasında yer alan şaraphanemize gidiyor ve hiç beklemeden işlemeye alınıyor. Bu, üzümün tadını koruması bakımından çok önemli. Şaraphanenin özel tasarımı sayesinde üzümler sadece yerçekimiyle, pompa ve benzeri mekanik yöntemler kullanılmadan işleniyor, şaraplar en saf haliyle bağında şişeleniyor.
Bağlarımızı dikerken dengeli olgunlaşma kontrolü sağlayan Lyre Telli Terbiye Sistemini seçerek bu sistemi ülkemizde ilk kez uyguladık.
Bağlardan kadehe kadar uzanan süreçte modern olanakların getirdiği avantajları geleneksel yöntemlerle birlikte kullanıyor, iyi ile daha iyi arasındaki farkı yaratan küçük detaylara önem veriyoruz.