Arcadıa Üreten Bir Köy
Arcadia’nın varolduğu tüm alanı tek bir ekosistem olarak düşünüyor, arazi içerisindeki meşe korularının ve evsahibi yaptıkları böcek ve hayvanların, endemik çiçeklerin ve yetiştirdiğimiz diğer ürünlerin birbiri ile dengeli bir ilişki ile yaşayacakları ortamı oluşturmaya çalışıyoruz.
Bu da aslında sağlıklı bir ekosistem kurgulayıp, atık oluşumumuzu en aza indirirken malzemelerimizi ve kaynaklarımızı, kullanımlarının sonunda ürün döngüsüne geri döndürerek, değerlerini mümkün olduğunca uzun süre korumayı hedeflediğimiz döngüsel ekonomi anlayışımızla mümkün oluyor.
Arcadia Bağları projesi üst düzey teruar şarabı üretimi, tarım, turizm, yeni bir tatil ve yaşam tarzı modeli sunan, sürdürülebilirlik prensibi ile geliştirilmiş mutlidisipliner bir yaşam ve üretim alanı olarak tasarlandı.
Arcadia’nın felsefesi doğa ile insan arasında gitgide zayıflayan bağların güçleneceği bir alan yaratarak, kendisi de yaşayan bir varlık olan toprağa, içinde ve üzerinde yaşayan canlılara saygı duyan sürdürülebilir bir üretim yöntemi benimsemektir.
Bunu yaparken her adımda bölgenin geçmişini, yerel değerlerini de mümkün olduğunca yansıtmayı ve yaşatmayı seçtik, bağların ismini Lüleburgaz’ın eski ismine atıfla “Arcadia” koyduk.
Toprağın yaşayan bir varlık olduğunun bilincinde olarak yapılan bağcılık, hem daha dengeli olgunlaşan üzümlere -dolayısı ile daha lezzetli şaraplara ulaşmayı-, hem de üretici ve tüketici olarak gelecek kuşaklara sınırlı kaynakları aktarabilmeyi kolaylaştırıyor.
Eskiler ürünlerini “kurda, kuşa, aşa” diyerek yetiştirirmiş. Sürdürülebilirlik yaklaşımı da toprağın ve bitkinin yetiştiği ekosistemin dengesini kurup bitkinin bağışıklığını kuvvetlendirerek az ve gerektiğinde müdahale etmeyi, doğa ile işbirliği içinde çalışmayı öngörüyor. Bu prensip çerçevesinde bağlara hiç ot ilacı ve böcek ilacı uygulamadık. Hastalık mücadelesinde geleneksel ürünlerin yanı sıra bakterilerden faydalandık. Aslında bugün insan için çok önemli olduğunu bildiğimiz dengeli mikrobiota ve beden sağlığı ilişkisinden çok farklı değil bu yaklaşım.
Kurduğumuz döngüsel ekosistemde yetişen tüm farklı ürünler hem sistemi hem de birbirinin yaşam alanını destekliyor. Lavantalar balarılarını beslerken, zararlı böcekleri kaçırıyor, kaçıramadığını buğday ve yemişlere gelen kuşlar ve bağda yaşayan uğurböcekleri yiyor, meşeler faydalı böceklere kışlama alanı sağlıyor, sebzeler, baklagiller toprağı besliyor, arılar tozlaşmaya faydalı olurken bal ve polen üretiyor. Ve tabii tüm bu ürünler, otelin restoranında misafirlere sunulan lezzetleri oluşturuyor.
Elbette bir de, Arcadia’yı tam anlamı ile yaşayan, üreten bir topluluk yapan çiftlikler var. Doğaya dönme hayalinde insanlar, Arcadia’nın içinde kendi çiftliklerinin sahibi olup sistemden bakım hizmeti alabiliyor, böylelikle yoğun kariyerlerinden vazgeçmeden ve emekliliği beklemeden kırsal yaşam hayallerine kavuşmuş oluyorlar. Bu çiftlikler sayesinde birbirine benzer düşleri olan insanların çiftliklerinden oluşan bir köy olduk. Bakucha Otel aynı zamanda bu köyün sosyal alanı olarak da hizmet ediyor.
Arcadia bağları, doğaya, yaşama, yerele, kültüre, tarihe, topluluk olma bilincine ve cinsiyet eşitliğine değer veren sürdürülebilir bir köy olarak yaşamaya ve gelişmeye devam ediyor.